Sorunu sor hemen cevaplansın.
Atinalıların Anayasası Nedir
Atinalıların Devleti Aristoteles
ÖNSÖZ
Ünlü Yunan filozofu Aristoteles'in yok olduğu sanılan "Atinalıların Devleti" adlı yazısı, Mısır'dan Londra'daki British Museum'a getirilmiş olan bir papirüs elyazmasının ortaya çıkartılmasıyla 1891 yılı Şubat ayında yeniden tanındı. Elyazmasının ilk okuyucusu ve ortaya çıkarıcısı F. G. Kenyon'dur. Aristoteles'in eseri, ön yüzü İsa'nın doğumundan sonraki 78-79 yılıyla ilgili hesaplarla dolu dört papirüsün arka yüzüne yazılmıştır. Ancak hesaplar zamanla önemini kaybettikten sonra bu papirüsler Aristoteles'in eserini kopya etmek için kullanılmış olabileceklerinden, bu elyazması yaklaşık olarak İsa'nın doğumundan sonraki birinci yüzyılın sonlarına doğru tarihlenebilir.
Elyazmasında kitabın başı yoktur. Papirüs üzerinde ne kitabın adı, ne de kitabın yazarının adı vardır. Fakat bunun Aristoteles'in Atina devleti üzerine yazmış olduğu yazı olduğundan şüphe etmemize bir neden yoktur. Çünkü Aristoteles'ten sonraki birtakım eskiçağ adamlarının yazılarındaki göndermelerle Aristoteles'in eserinden bugüne kalmış olan parçaları bu papirüste buluyoruz. Aristoteles sekiz kitaba ayrılan "Devlet Bilgisi" adlı eserine temel olmak üzere daha önce 158 tane başka başka devlet biçimini yazıp toplamıştı. Bunlar arasında "Atinalıların Devleti" herhalde en büyüğü olacak: Atina'nın uzun zamandan beri Hellas'ın baş devleti olması, Aristoteles'in hayatının yarısından çoğunu Atina'da geçirmiş bulunması bunu gerektirir.
Kitapta anlatılan ve kitapta bulunmayan olaylara bakarak Aristoteles'in bu eserini İsa'nın doğumundan önceki 329 yılıyla 325 yılı arasında yazmış olduğu söylenebilir. Demek oluyor ki kitap Aristoteles'in son yıllarının ürünüdür.
"Atinalıların Devleti" biri tarihsel (bölüm 1 - 41), öteki sistematik (bölüm 42 - 69) iki anakesimden kuruluyor. Birinci anakesimde şu dört başdilim vardır: 1-12. bölümler monarkhiadan oligarkhiaya geçişi, Drakon'la Solon'un karışık olan durumu düzeltmeye çalışmalarını anlatıyor; 13-19. bölümlerde tyrannosluğun gelişmesi ve devrilmesi gösteriliyor; 20-28. bölümlerde demokratianın nasıl geliştiğini, en yüksek basamağa nasıl tırmandığını görüyoruz; 29-40. bölümlerde oligarkhik değişikliklerle bunlara karşı yapılan tepkilerden uzun uzun söz açılıyor ve sonunda 41. bölümde de baştan başlanarak bütün değişiklikler kısaca yeniden anılıyor. İkinci anakesim dört başdilimde sırayla şunları anlatıyor: Yurttaşlık hakkı (böl. 42), Beşyüzler ve halk meclislerinin düzenleri, yetkileri ve işleri (43-46). Memurların devleti yönetmeleri (47-62) ve mahkemeler (63-69).
Aristoteles, eserini İsa'nın doğumundan önceki dördüncü yüzyıldaki Yunanlılar için yazdığından o zaman herkesçe bilinen, fakat bugünkü okuyucuların okuduklarını iyice anlayabilmeleri için eski Yunan tarihiyle uğraşmalarını gerektiren birtakım şeyleri anlatmıştır.
Aristoteles'in eserinin ardına Herakleides adlı birinin bu eserden çıkardığı özeti koyuyoruz. Bu adda birçok yazar vardır; bu özeti bunlardan hangisinin yaptığını saptamak güçtür. Herakleides'in özetinin dördüncü bölümünde bulunan Myron adıyla Londra Papirüs'ü başlamaktadır.
S. Y. Baydur
ATİNALILARIN DEVLETİ
Londra Papirüsü
1
Kylon ve arkadaşlarının öldürülmesi yüzünden Alkmeonoğullarına karşı dava açıldı. Davacı Myron idi. Yüksek soylu ailelerden seçilmiş üç yüz yargıç kurban etleri önünde ant içerek onları yargıladılar. Alkmeonoğulları tanrıların koymuş oldukları yasaları ayaklar altına almak suçundan mahkûm edildiler. Ölüleri mezarlarından çıkarıldı, bütün soyları sonsuz sürgün cezasına çarptırıldı. Bu olaylar üzerine Giritli rahip Epimenides gelip Atina kentini büyük günahın lekelerinden temizledi.
2
Bundan sonra yüksek soylularla çoğunluk (halk) arasında pek uzun süren parti kavgaları başladı. O zamanın yönetim biçimi bir oligarkhia olup yoksullar çocukları ve karılarıyla birlikte, zenginler için köle gibi çalışıyorlardı. Bunlara polatlar ya da hektemerler (altıda birciler) deniliyordu. Zenginlerin tarlalarını - bütün toprak az sayıda kimsenin elinde toplanmıştı - kaldırdıkları ürünün yalnızca altıda birini kendileri için alıkoymak üzere ekip biçiyorlardı. Geri kalan altıda beşi kira ücreti olarak tarla sahiplerine vermezlerse kendileri ve çocukları köle olarak satılıyorlardı. Çünkü Solon'a gelinceye kadar borçlular alacaklılara kendi bedenlerini de rehin olarak göstermek zorundaydılar. Solon halkın elinden tutan ilk devlet adamı oldu. Zenginlerin yararına süren bu angarya, yönetim biçiminin çoğunluğa (halka) yüklediği kötülüklerin en ağırı, en acısıydı. Fakat iş bu kadarla bitmiyordu. Halkı kızdıracak daha birçok uygunsuzluk vardı. Doğrusunu söylemek gerekirse halkın hiçbir hakkı yoktu.
3
Drakon'dan önceki devletin yönetim biçimi şöyleydi: Memurlar yüksek soyluluk ve zenginlik göz önünde tutularak seçiliyorlardı. Memurluklar önceleri ölünceye kadar, sonraları on yıl için veriliyordu. En önemli ve en eskileri krallık, polemarkhosluk (başbuğluk) ve arkhonluktu. Bunlar arasında da en eski olanı krallık yeriydi. Bu başlangıçtan beri vardı. İkinci olarak polemarkhosluk kuruldu. Bunu doğuran neden krallardan bazılarının savaş işlerini başaracak güçte kimseler olmadığının görülmesiydi. İlk polemarkhos İon idi. Onu tehlike ile karşı karşıya kaldıkları için çağırmışlardı. Son olarak arkhonluk getirildi. Çok kimse bunun Medeon zamanında, başka birkaç kişi de Akastos zamanında olduğunu söylüyor. Sonuncular anlattıklarının kanıtı olarak dokuz arkhon'un ettikleri yeminin sözlerini gösteriyorlar. Arkhonlar "Akastos zamanında yapılan anlaşmalara göre" kenti yöneteceklerine yemin ediyorlar. Bundan Kastos'un krallığı döneminde Kodrosoğullarının krallık yetkilerinden bazılarını arkhona bıraktıkları anlaşılıyormuş. İster bu, ister öteki doğru olsun, aradaki zaman ayrılığı büyük olmadığından, burası o kadar önemli değil. Sağlam olarak bilinen bir şey varsa o da arkhonluğun öteki iki memurluktan sonra ortaya çıktığıdır. Arkhonun kralla polemarkhostan ayrı olarak atalardan kalma din işlerinden hiçbirine bakmaması bunu açıkça gösteriyor. Onun üzerindeki dinle ilgili törenler sonradan ortaya çıkmış olanlardır. Yetkilerinin genişletilmesiyle Arkhonluk ancak son zamanlarda büyük bir önem kazanmıştır. Thesmothetesler adıyla anılan öteki altı Arkhon memurların yalnızca bir yıl için seçildikleri bir zamanda, yani yıllarca sonra, ilk olarak ortaya çıktılar. Bunların işi hukuk kurallarının yerine geçecek hükümleri yazmak, bu yazdıklarını davaların görülüşünde kullanılmak üzere saklamaktı. Yalnız, bu memurluğun bir yıldan çok sürmemesi thesmothetesliğin ötekilerden çok daha sonra kurulmasındandır. Memurlukların doğuş zamanlarına göre sırası budur. Dokuz arkhonun hepsi başlangıçta bir tek binada bulunuyorlardı. Şimdi, Bukolion denilen yapıda, Prytaneion yakınında kral oturuyordu; bugün de kralın karısının tanrı Dionysos ile evlenme töreninin orada yapılması bunu gösteriyor. Arkhonun oturduğu yer Prytaneion, polemarkhosunki Epilykeion idi. Bu sonuncu yapıya eskiden Polemarkheion deniliyordu. Epilykos polemarkhos iken bu binayı yeniden yaptırdığı ve döşettiği için Epilykeion adını aldı. Thesmotheteslerin bulunduğu yapı Thesmotheteion idi. Solon zamanında bütün arkhonlar bu yapıda toplandılar. Arkhonların, önlerine çıkarılan davalarda, kimse karışmadan kendi kendilerine hüküm vermek yetkileri vardı; şimdi olduğu gibi yalnızca ilk araştırmayla uğraşmıyorlardı.
Memurlukların durumu buydu.
Ares tepesindeki meclisin ödevi yasaları korumaktı. Devlette en geniş yetkileri, en yüksek erki olan oydu. Düzgün davranmayanları cezaya ya da para cezasına çarptırabilirdi. Arkhonlar zengin ve yüksek soylu kimseler arasından seçiliyorlar, Arkhonluk etmiş olanların arasından Areopagos Meclisi'ne üye alınıyordu. Bu yüzden memurluklardan yalnızca meclis üyeliği, ölünceye kadar sürme hakkını bugüne kadar koruyabilmiştir ve korumaktadır.
Atinalıların Devleti Özet
Bölüm 7
Solon
bir anayasa yaptıktan başka ulusuna ayrıca birçok yasa da verdi. Kan davaları konusundakiler bir yana bırakılacak olursa, Drakon'un koymuş olduğu bütün yasalar geçersiz oldu.
Atinalılar Solon'un yasalarını üç köşe taş levhalar üzerine yazdırıp kural yerine koydular. Bütün halk yasaların buyruklarını tutacağına ant içti. Arkhonlar pazar yerindeki yemin taşı önünde yemin ederek yasalardan birine aykırı bir iş yapmaları durumunda tanrıya altından bir adam heykeli vakfetmeyi üzerlerine aldılar. Bu yemin o günden bugüne kadar kullanılagelmiştir. Bugün de arkhonlar bu biçimde yemin etmektedirler. Solon yaptığı yasaların yürürlükte kalma zamanını yüz yıl olarak kararlaştırdı. Devleti şu biçimde düzenledi: Ondan önce yurttaşlar pentekosiomedimnoslar (beş yüz kileliler, büyük çiftlik sahipleri), atlılar, zeugitler (çiftçiler), thetesler (işçiler) olmak üzere dört vergi sınıfına ayrılmış bulunuyorlardı. Solon bu bölümlenmeyi olduğu gibi bıraktı. Memurluklara girmek hakkını yalnızca ilk üç sınıfa, yani pentekosiomedimnoslara, atlılara ve çiftçilere verdi. Dokuz arkhon, hazineciler, poletler, onbirler, kolakretler bunlar arasından seçilecekti. Bu memurluklar da vergi sınıflarına göre derecelere ayrılmış, herkese vergisine uygun derecedeki memurluklar açık tutulmuştu. Dördüncü sınıftan olanlara yani theteslere Solon yalnızca Halk Meclisi'yle halk mahkemelerine girme hakkı tanıdı.
Vergi sınıflarını birbirinden ayırmak için konulan ölçüler şunlardır: Kendi toprağından ister tahıl ya da meyve, ister akıcı olsun, yılda toplam beş yüz kilo ürün sağlayan kimse birinci sınıftan yani pentakosiomedimnoslardan olacaktı; üç yüz kilelik ürün alan, bir at besleyebildiğine başkaları da tanıklık eden kimse, atlılar sınıfına girecekti. Bu ikinci anlatıştan yana olanlar, bu sınıfa verilen atlılar adının, zamanın yaşayış koşullarından alındığını söyleyerek bu adı ve eskilerin tanrılara vermiş oldukları adak armağanları kanıt olarak gösteriyorlar. Atina Kalesi'nde üzerinde aşağıdaki yazı bulunan bir heykel vardır:
"Diphilos'un oğlu Anthemion thetesler sınıfından atlılar sınıfına geçtiğinden bu heykeli tanrılara armağan etti."
Heykelin yanı başında atlılar sınıfının simgesi olan bir at kanıt olarak bulunuyor. Bununla birlikte pentakosiomedimnoslar için olduğu gibi bu sınıf için de kile sayısına bakılarak sınır çizildiği usa daha yakın gelmektedir.
Zeugit (çiftçi) sınıfı vergisi vereceklerin en az iki yüz kilelik ürünü olması gerekiyordu. Geri kalan bütün yurttaşlar dördüncü vergi sınıfını, yani thetesleri oluşturuyorlardı. Bunlara bütün devlet memurlukları kapalıydı. Bugün de memurluklar için kura çekilirken "hangi vergi sınıfındansın?" sorusuna hiçbir yurttaşın "Thetlerden!" karşılığını vermemesi o zamandan kalmadır.
Bölüm 18
Yaşları ve doğuş hakları gereğince iktidar Hipparkhos ile Hippias'ın ellerinde idi. Bunlardan yaşça daha büyük, doğuştan devlet işlerine istekli ve ağırbaşlı olan Hippias yönetimi ele aldı. Hipparkhos'un hoş vakit geçirmeyi, müzik ve şiiri seven, sevgi düşkünü bir yaratılışı vardı. Anakreon'u, Simonides'i ve daha başka şairleri Atina'ya çağıran oydu. Çok daha genç olan Thettalos hiçbir şeyden çekinmeyen azgın ve dikbaşlı biriydi. Ötekilerin uğradıkları bütün kötülükler onun yüzünden çıktı. Harmodios'a âşık olan Thettalos sevgisine karşılık göremeyince öfkesini yenmek şöyle dursun, tersine, her fırsatta ona öfkesini duyurdu. Harmodios'un kız kardeşi, Panathenaia bayramında sepet taşıyıcı (1) olacaktı. Thettalos, Harmodios'un namuslu bir adam gibi yaşamadığını söyleyerek bunun önüne geçti. Buna çok kızan Harmodios ile Aristogeiton başka birçok kimseyle birlikte bilinen işi yaptılar.
Panathenaia bayramı günü Akropolis'te pusuda Hippias'ı beklerlerken -Hiparkhos alayı hazırlayıp yola çıkaracak, o da karşılayacaktı-, işi bilenlerden birinin Hippias ile sıkı fıkı konuştuğunu görünce her şeyin açığa vurulduğunu sandılar; yakalanmadan önce bir şey yapmak istediklerinden aşağı koştular ve ikisi zamanından önce ileri atılarak Leokreion tapınağı yakınında alayı düzene koymakla uğraşan Hipparkhos'u öldürdüler. Böylece bütün iş bozuldu. Harmodios'u Hipparkhos'un koruyucuları hemen oracıkta öldürdüler. Aristogeiton ise sonradan yakalanıp uzun işkenceler ardından öldürüldü. Yüksek ailelerden tyrannosun dostu olan birçok kimsenin tasarlanandan bilgileri olduğunu işkence zoruyla söyledi. Hemen yapılan araştırmalar sonunda böyle olduğunu gösterir hiçbir iz bulunamadı. Hippias'ın bayram alayında bulunanların silahlarını almak için yoklama yaptırdığı, birçoklarının üzerinde hançer bulunduğu sözleri doğru değildir. Çünkü alayda bulunanlar o dönemlerde silahlı değillerdi. Bu sonradan demokratia zamanında çıkan bir gelenektir. Halkçılar Aristogeiton'un, tyrannosun dostlarını yalan olduğunu bile bile suçladığını, bununla tyrannoslara kendi dostlarını suçsuz olarak ortadan kaldırtmakla hem pek dinsizce bir cinayet işletmek, hem de böylelikle güçsüz düşürmek istediğini, başka birtakım kimseler ise onun bunu uydurmadığını, suç ortaklarını ele verdiğini söylüyorlar. Ne yaptıysa ölüme kavuşamayan Aristogeiton, en sonunda daha birçok kimseyi de ele vereceğini söyleyip kendisine bir şey yapılmayacağının güvencesi olarak Hippias'ı sağ elini uzatmaya kandırdı. Elini sıktıktan sonra kardeşinin katiline elini uzattığı için onunla alay etti. Buna pek kızan Hippias öfkesinden kendini tutamadı, hançerini çekip onu öldürdü.
Bölüm 19
Bundan sonra Hippias'ın tyrannosluğu çok daha ezici oldu. Kardeşinin öcünü almak amacıyla birçok kimseyi öldürdüğü, sürgüne yolladığı için herkes ona karşı güvensizlik ve kin besliyordu. Hipparkhos'un öldürülmesinden üç yıl sonra kentte durum kötü olduğundan Munikhia'yı surlarla sağlamlaştırmaya başladı. Oraya yerleşmek istiyordu. Bu işlerle uğraşırken Lakedaimonialıların kralı Kleomenes eliyle kentten atıldı. Delphi'den sık sık Lakenialılara tyrannosluğu devirmelerini bildiren tanrı sözleri işitilmişti. Bunun nedeni şuydu: Başlarına Alkmeonoğullarının geçtiği Atinalı sürgünler, kendi güçleriyle Atina'ya dönemiyorlardı. Her girişimleri başarısızlıkla sonuçlanıyordu: Parnas Dağları üzerindeki Leipsydrion'u sağlamlaştırmışlardı. Buraya Atina'dan kaçıp gelenler de olmuştu. Tyrannoslar orayı kuşattılar, sürgünleri oradan çekilip gitmek zorunda bıraktılar. Sonradan içki eğlencelerinde bu felâket üzerine yakılmış şu şarkı söylenirdi:
"Ah, arkadaşları ele veren hain Leipsydrion! Savaşta yürekli, soyları yüksek ne erleri yok ettin. Kimlerin oğulları olduklarını o zaman gösterdiler."
Bütün uğraşmalar boşa gidince Delphi'deki tapınağın yapılmasını üzerlerine aldılar. Böylece Lakedaimonialıların yardımını sağlamak için gereken para ellerinde bol bol bulunuyordu. Tanrıdan bir şey sormak üzere her gelişlerinde kâhin kadın Pythia Lakedaimonialılara Atina'yı kurtarmalarını söyleye söyleye, Peisistratos oğullarıyla aralarında konukluk anlaşması olmasına karşın, sonunda onlara bunu yaptırdı. Peisistratosoğullarıyla Argoslular arasındaki dostluk Lakedaimonaialıların bu kararını kolaylaştırdı. Lakedaimonialılar önce Ankhimolus'u bir ordu ile denizden gönderdiler. Thesalialı Kineas'ın bin atlıyla yardıma koşması sonunda Ankhimelos'un yenilmesi ve öldürülmesi Lakedaimonialıları kızdırdı. Bu sefer daha büyük bir orduyla kralları Kleomenes'i karadan yolladılar. Kleomenes Attika'ya girmesine engel olmak isteyen Thessalialı atlıları yendikten sonra Hippias'ı Pelargikon adıyla anılan kaleye kapattı. Atinalılarla birlikte orayı kuşattı. Kleomenes surlar önünde konaklamakta iken, Peisistratosoğullarının çocukları kaçarken yakalandılar. Bunun üzerine Peisistratosoğulları çocuklarının sağ olarak kendilerine verilmeleri koşuluyla bir anlaşma yaptıktan sonra beş gün içinde neleri varsa alıp götürerek Harpaktides'in arkhonluğu yılında Akropolis'i Atinalıların eline bıraktılar. Peisistratosoğulları babalarının ölümünden sonra şöyle böyle on yedi yıl tyrannosluğu ellerinde tutmuş oluyorlar. Onlarla babaları hep birlikte toplam olarak kırk dokuz yıl iktidarda kaldılar.
Bölüm 20
Tyrannosluk devrildikten sonra tyrannosların dostu olan Teisandros oğlu İsagoras ile Alkmeonoğulları soyundan Kleisthenos arasında parti kavgaları başladı. Düşmanlarının siyasa dernekleri (hetair) karşısında yenilen Kleisthenes devletin yönetimini çoğunluğa vermeye çalışarak halkı kendi yanına çekti. Yandaşlarının azaldığını gören İsagoras aralarında konukluk bağı olan Kleomenes'i yeniden çağırarak onu "lekeyi temizleme" konusunda kandırdı: Alkmeonoğullarının hâlâ eski cinayetle lekeli oldukları sanılıyordu. Kleisthenes gizlice kaçıp gidiyor, az adamla gelmiş olan Kleomenes yedi yüz Atinalı ocağı, lekeli diye sürüyordu. Bunları yaptıktan sonra Meclis'i dağıtmaya, İsagoras ile üç yüz arkadaşını devletin başına geçirmeye kalkıştı. Meclis buna karşı koyduğundan ve halk toplanmaya başladığından Kleomenes ile İsagoras, adamlarıyla birlikte kaçıp Akropolis'e sığındılar. Halk Akropolis'i kuşatıp iki gün orada bekledi. Üçüncü gün bir anlaşma yaparak Kleomenes ile bütün yancılarını salıverdi; Kleisthenes ile öteki sürgünleri geri çağırdı.
Halk işleri ele alınca Kleisthenes yol gösterici ve halk partisinin başkanı oldu. Tyrannosların kovulmasındaki en büyük rolü Alkmeonoğulları oynamışlar, bunu başarıncaya kadar durmadan halkı ayaklandırmışlardı. Daha Alkmeonoğullarından önce, Kedon, tyrannosları devirmeyi denemişti. İçki eğlencelerinde onu öven bir şarkı söylenirdi:
"Kedon için de doldur, köle; yiğitlere bir kadeh şarap sunarken onu da unutma sakın"!
Bölüm 39
Partilerin uyuşması Eukleides'in arkhonluğu yılında aşağıdaki koşullara göre oldu: Atina'da kalmış olan yurttaşlardan başka yere geçmek isteyenler Eleusis'te oturacaklar. Bunların yurttaşlık hakları saklı kalacak, özgür ve tümüyle serbest olarak mallarıyla mülklerinden yararlanacaklar.
Eleusis tapınağını her iki taraf birlikte kullanacaklar: Atalar zamanından şimdiye kadar olageldiği gibi Keryk ve Eumolpid soyları bu tapınağa bakacaklar.
Demeter ve Persephone şerefine yapılan din törenleri zamanı dışında Atina'da oturanların Eleusis'e, Eleuisis'te oturanların Atina'ya gidip gelmeleri yasak olacak.
Eleusis'e göçen Atinalılar öteki Atinalılar gibi savaşdaşlık kasasına gelirlerinden yardımda bulunacaklar.
Atina'yı bırakıp gidenler Eleusis'te ev almak isterlerse ev sahibi ile uyuşacaklar; birbirleriyle uyuşamazlarsa her ikisi de üçer fiyat tahmincisi seçecekler ve bunların biçtikleri pahaya göre satın alacaklar. Eleusisliler ev satın alanların yanında onların isteğiyle oturabilecekler.
Atina'dan göçmek isteyenlerden Atina'da bulunanlar yemin edecekleri günden sonraki on gün içinde kendilerini yazdıracaklar, yirmi gün içinde de çıkıp gidecekler. Atina'da bulunmayanlar için Atina'ya döndükleri günden başlamak üzere yine bu süre geçerli olacak.
Eleusis'e yerleşenler yeniden Atina'da oturmak için yazılmadıkça hiçbir devlet memurluğu alamayacaklar.
Bir kimse bir başkasını kendi eliyle öldürmüş ya da yaralamışsa, bu gibi davalara atalarımızdan kalma yöntemlerle bakılacak.
Geçmişte olan bitenlerden dolayı kimse kimseye karşı kin beslemeyecek. Otuzlar, Onlar, Onbirler ve Peiraieus'u yönetmiş etmiş olanlar bunun dışında kalacak. Yaptıklarının hesaplarını verirlerse bunlara da herkese davranıldığı gibi davranılacak. Peiraieus'u yönetmiş olanlar Peiraieus'ta; Atina devlet memurları, Atina'da para cezalarını biçen kurul önünde hesap verecekler.
Durumları böylece düzene girdikten sonra isteyenler göç edebilecekler.
Savaş için alınan ödünç paraları her iki parti ayrı ayrı ödeyeceklerdir.
Bölüm 40
Bu yolda uzlaşıldıktan sonra Otuzlarla birlikte savaşmış olanların hepsi korkuya kapılarak
Eleusis
'e göçmeyi düşündüler. Fakat herkesin her zaman yaptığı gibi yazılma işlerini en son günlere bıraktılar. Göçeceklerin ne kadar çok olduğunu gören ve bunları kentte alıkoymak isteyen Arkhinos yazılma için verilen sürenin son günlerini kaldırdı. Böylece birçok kimse istemedikleri halde kentte oturmak zorunda kaldılar. Sonunda korkularından kendilerini kurtardılar. Bunu yapmakla Arkhinos iyi bir devlet adamı olarak davrandığı gibi sonradan da Thrasybulos'un demokratlarla birlikte Peiraieus'tan Atina'ya gelmiş olan ve içlerinde şüphesiz birçok köle bulunan kimselerin hepsine Atina yurttaşlığı hakkı verilmesini isteyen önerisini anayasaya aykırı olmakla suçlayarak çok iyi yapmıştı. Üçüncü bir güzel davranışı da şudur: Atina'ya dönmüş olanlardan biri ilk olarak af yasası buyruklarını dinlemeyip eskiden işlenmiş kötülüklerden dolayı başka bir yurttaşa karşı kinini açığa vurunca Arkhinos onu olduğu yerde yakalattı. Meclis'in önüne çıkardı ve "demokratia'yı kurtarmak isteyep istemediğimiz şimdi belli olacak" sözleriyle adamı yargılamadan ölüme çarptırdı. Onu serbest bıraktıkları takdirde başkalarını da böyle davranmak için yüreklendirmiş, olacaklarını, öldürürlerse bununla herkese bir örnek vermiş olacaklarını söyledi. Dediği gibi oldu: Bu adam ölüm cezasına çarptırıldıktan sonra hiçbir zaman eskiden işlenmiş kötülüklerden dolayı af yasasına aykırı davranan olmadı. Önce başlarına gelmiş olan felaketlerden ders alan Atinalılar hem insan, hem de yurttaş olarak çok iyi ve uslu davrandılar. Yalnızca eskiden olup bitenlere karşı yapılan bütün suçlamaları silip atmakla kalmadılar, Otuzların savaş için aldıkları ödünç paraları, yapılan anlaşmada her iki partinin, Atina Partisi ile Peiraieus'taki Demokratlar Partisi'nin borçlarını, ayrı ayrı verecekleri yazılı olmasına karşılık, birlikte ödediler. Bunu birliğin ilk temeli olması gerektiğini düşünerek yaptılar. Başka devletlerde halk partilerinin iktidara geçtikten sonra kendi varlıklarından bir şey vermedikleri gibi bütün toprağı da yeniden bölüştürdükleri görülüyor.
Göçten iki yıl sonra, Ksenainetes'in arkhonluğu döneminde Eleusis'e göçüp yerleşenlerle Atinalılar uzlaştılar.
Bölüm 42
Atina devletinin bugünkü yönetim durumu şudur:
Hem anası, hem babası Atinalı olanlar Atina yurttaşıdırlar.
On sekiz yaşını dolduranlar demotlar (bucaklılar) listesine yazılırlar. Gençler listeye yazılırken demotlar ant içtikten sonra şunları gözden geçirip oy vererek bir karara bağlarlar:
Önce yasanın gösterdiği yaşa gerçekten gelip gelmedikleri; demotlar "hayır" derse bunlar yeniden çocuklar arasına dönerler. İkinci olarak doğumlarının yasal bir evlilikten olup olmadığı; bir gencin özgür olmadığına karar verilirse genç mahkemeye başvurabilir. Demotlar davacı olarak kendi aralarından beş kişi seçerler. Mahkeme gencin listeye yazılmasının doğru olmadığı yargısına varırsa kent onu köle olarak satar. Davayı kazanırsa demotlar onu listeye yazıp aralarına almak zorundadırlar. Bundan sonra yurttaşlar listesine yazılmış olanları Meclis gözden geçirir. Bir kimsenin on sekiz yaşından aşağı bir yaşta olduğu anlaşılırsa Meclis onu yurttaşlar listesine yazmış olan demotları para cezasına çarptırır. Gençler gözden geçirildikten sonra epheb (delikanlı) adını alırlar. Bunların babaları kabile kabile toplanırlar, ant içtikten sonra kendi kabilelerinden en iyi ve epheblerle uğraşmaya elverişli olduğunu düşündükleri kırk yaşından yukarı yurttaşlar arasından üçer kişi seçerler. Bu üçler arasından Halk Meclisi el kaldırarak her kabile için bir sophronistes (eğitici, danışman) ve onunla birlikte bütün bunların dışında bulunmak üzere öteki Atinalılar arasından bir kosmet (düzenci, başgözcü) seçerler. Bu başlar ephebleri toplayarak önce tapınakları dolaşırlar; ondan sonra Peiraius'a giderler. Epheblerin bir bölümü Munikhia'da, başka bir bölümü Akte Yarımadası'nda koruyuculuk ederler. Halk Meclisi ayrıca yine el kaldırma yoluyla onlar için bir paidotrib (beden eğitimi öğretmeni) ile tam silahlı olarak dövüşmeyi, ok ve kargı atmasını, katapult kullanmasını gösterecek öğretmenler seçerler. Geçinebilmeleri için devlet her sophronistese bir drakhme, bir ephebe dört obolos verir. Her kabilenin epheblerine verilen para o kabilenin sophronistesinin elindedir. O bu parayla hepsine birden yiyecek -her kabilenin ephebleri bir arada yemek yerler- satın alır; bundan başka bütün işlere o bakar. Epheblerin ilk yılı böyle geçer. İkinci yılda savaş için öğrendiklerini tiyatroda toplanmış olan halk önünde gösterdikten sonra kent onlara kalkan ve mızrak verir. Bundan sonra ephebler kolcu olarak dolaşırlar, ya da müstahkem yerlerde bekçilik ederler. Khlamyd adlı üniformayı giymiş olarak böylece iki yıl hizmet ederler. Bu zaman içinde devlet onlara hiçbir yük yüklemez. Bundan başka hiçbir bahaneyle görevleri başından ayrılmamaları için ne birine karşı dava açabilirler, ne de dava edilebilirler. Yalnızca bir miras almak ya da kendi soyundan tek varis bir kızla evlenmek ya da soyunun yasalarına uygun olarak bir rahipliğe girmek gibi durumlar ayrı tutulur. İki yıl geçtikten sonra ephebler artık öteki yurttaşlar arasına katılırlar.
Bölüm 49
Meclis atları da gözden geçirir. Bir atlının kendisine verilen güzel bir atı beslemediğini görürse onu besleme masrafına eşit bir para cezasına çarptırır. Ötekilerle birlikte gidemeyen ya da yerinde durmak istemeyip geri geri giden atların çenesine tekerlek biçiminde kızgın bir demirle damga basar. Bu damgayı taşıyan at orduda kullanılamaz demektir. Bu işi görecek durumdalar mı, değiller mi diye atlı denetçileri gözden geçiren Meclis'tir. Meclis üyelerinin el kaldırarak bu sınıftan çıkarılmasına karar verdikleri atlı denetçinin hemen atı alınır, kendisi yayalar arasına sokulur. Atlılar yanında dövüşen yayaları da o denetler. Bunlar içinden Meclis'in işe yaramaz dediği kimselerin hemen ücretleri kesilir.
Atlıları, halkın el kaldırarak seçtiği on kişilik bir devşiriciler kurulu devşirir. Devşiriciler devşirdikleri atlıların adlarını hipparkhoslara ve phylarkhoslara verirler. Bunlar da bu listeyi alıp Meclis'e sunarlar. Sonra atlıların adlarının yazılı olduğu mühürlü olarak saklanan kütüğü ortaya çıkararak bedence atlılık yapamayacak durumda olduklarını ant içerek söylemiş olan eski atlıların adlarını siler, yeni devşirilenleri çağırırlar. Yenilerden bir kimse, bedence ya da varlık bakımından gücünün atlı olmaya yetmediğini yeminle ileri sürerse onu salıverirler. İleri sürdüğünü yeminle sağlamlaştırmayan kimseye gelince, onun atlı olmaya elverişli olup olmadığı üzerine meclis üyeleri el kaldırarak oy verirler. Elverişlidir demişlerse adı kütüğe yazılır; değildir demişlerse onu da salıverirler.
Bir zamanlar Meclis, arkhitektlerin yaptıkları planlarla Panathenaia bayramında Tanrıça Athena'ya sunulacak işlenmiş giysilerin biçimleri üzerine de karar verirdi. Bugün bununla uğraşanlar bu iş için kurayla yargıçlar arasından seçilen kimselerdir. Meclis üyelerinin kendilerini yargılarında hatır gönül dinlemeye, duygularına kaptırdıkları anlaşılıyor. Meclis savaş kasası hazinecisiyle birlikte Tanrıça Zafer'in (Niuke) altın heykelleri ile Panathenaia bayramında verilecek yarış ödüllerinin hazırlanmasına da bakar.
Meclis'in başka bir ödevi de sakatları gözden geçirmektir. Kazançları üç minadan az olanlarla vücutlarının sakatlığı yüzünden hiçbir iş yapamayanları Meclis'in araştırmasını ve yiyecek giderlerine karşılık devletin bu gibi kimselerin her birine günde iki obolos vermesini buyuran bir yasa vardır. Kurayla seçilen bir hazineci sakatlara verilecek parayla ilgilenir.
Kısacası, Meclis pek çok işte bütün öbür memurluklarla birlikte çalışır.
Bölüm 54
Şu memurluklar için kura çekilir:
Beş yol yaptırıcı: Bunların işi buyrukları altındaki devlet işçileriyle yolları onarmaktır.
On logistle (hesap denetçisi) on aynegor (savcı): Her memur gelip hesaplarını bunlara göstermek zorundadır. Yalnızca bunlar hesap vermekle yükümlü olanların hesaplarına bakarlar ve gerekirse mahkemeye verirler. Bir memurun para çalmış olduğunu saptarlarsa yargıçlar bu memuru hırsızlık suçundan mahkûm ederler. Hüküm giyen memur çaldığı paranın on katını ödemek zorundadır. Bir memurun rüşvet aldığını ortaya çıkarırlarsa ve yargıçlar bu suçu kabul ederlerse o memur rüşvet suçundan mahkûm edilir. Böyle bir memur almış olduğu rüşvetin on katını geri verir. Bir memur paraları yetkisini aşacak biçimde kullanmışsa yanlış kullanımdan dolayı mahkûm edilir ve yalnızca yanlış yere harcadığı parayı öder. Bu para dokuzuncu prytanlıktan önce verilmezse borç iki katına çıkarılır. On katı istenilen paralar ayrıca iki katına çıkarılmaz.
Prytanlık yazıcısı denilen devlet yazıcısını da kurayla seçerler. Yazı işlerine bakan, verilen kararları saklayan, Meclis toplantılarında bulunup tutanakları yazan odur. Eskiden prytanlık yazıcısı el kaldırılarak seçilirdi; seçilenler en çok sayılan, güvenilen kimselerdi. Savaşdaşlık anlaşmalarında yabancı olarak Atina'da oturma hakkı, Atina yurttaşlığı hakkı veren belgelerde onun adı bulunurdu. Şimdi bu yere geçecek kimseler kurayla belirleniyor.
Yasalar yazıcısı denilen ikinci bir yazıcı için de kura çekilir. Bu da Meclis toplantılarında bulunur ve bütün yasaları yazıya geçirir.
Halk Meclisi'nde ve Meclis'te belgeleri okuyacak olan üçüncü bir yazıcıyı halk el kaldırarak seçer. Bu yazıcının okumaktan başka işi yoktur.
"Kurban komiserleri" denilen on kurban memurunu halk kurayla belirler. Bunlar Tanrı'nın kâhin ağzıyla bildirdiği kurbanları kurban ederler. Girişilecek herhangi bir iş için kurban keserek iyi belirtiler aramak gerekince bunu falcılarla birlikte yaparlar. "Yıllık kurban komiserleri" denilen başka on kurban memurunu da kurayla seçip görevlendirirler. İşleri, birkaç kurbanı yaptırmak ve Panathenaia bayramından başka dört yılda bir gelen bütün bayramlardaki kurbanları hazırlamaktır. Dört yıllık bayramlar şunlardır: Birinci olarak Delos bayramı -Delos'ta her altı yılda bir başka bayram da yapılır-; ikinci olarak Brauron Artemisi bayramı; üçüncü olarak Herakles onuruna yapılan bayram; dördüncü olarak Eleusinia, beşinci olarak da Panathenaia. Bu bayramlardan üçü hiçbir zaman aynı yıla gelmez. Ktesiphon'un arkhonluğu yılında bu bayramlara bir de Hephaistia eklendi.
Salamis arkhonu ile Peiraieus demarkhı (bucak müdürü) için de kura çekilir. Bunlar kendi bölgelerindeki Dionysia bayramını hazırlarlar. Bu bayramdaki koronun masrafını üzerlerine alabilecek yurttaşları khoreg (korobaşı) yaparlar. Salamis'te de bir arkhon listesi tutulur.
DÜNYA KLASİKLERİ DİZİSİ: 4
ATİNALILARIN DEVLETİ
A R İ S T O T E L E S
Bu kitabın hazırlanmasında ATİNALILARIN DEVLETİ'nin MEB Yunan Klasikleri dizisindeki 1. baskısı temel alınmış ve çeviri dili günümüz Türkçesine uyarlanmıştır.
Yayına hazırlayan : Egemen Berköz
Dizgi : Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş.
Baskı : Çağdaş Matbaacılık Yayıncılık Ltd. Şti.
Temmuz 1998
Tarih: 2014-09-07 21:00:00 Kategori: Edebiyat
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.